Jan 1, 0001  

title: Berber Dükkânından Diyaloglar link: http://orhanbalci.net/tr/?p=252 author: Orhan Balci description: post_id: 252 created: 2009/08/11 20:20:08 created_gmt: 2009/08/11 17:20:08 comment_status: open post_name: berber-dukkanindan-diyaloglar status: publish post_type: post

Berber Dükkânından Diyaloglar

[caption id=“attachment_287” align=“aligncenter” width=“470” caption=“Berber Dükkânından Diyaloglar”]Berber Dükkânından Diyaloglar[/caption]

Meseleye giriş yapmadan belirtmek isterim ki bu yazı blogum için bir ilk teşkil ediyor. 2007 yılında yayına başlayan Sekkaşı’nın Bayırı’nda prensip gereği şimdiye kadar günlük tarzında herhangi bir yazı yayımlamadım. Bu yazıyla başlayarak bu kuralı tarihin tozlu sayfalarına göndermeyi planlıyorum.

Hafta sonu arkadaşımın düğününe icabet etmek amacıyla Anadolu’muzun güzide şehirlerinden birindeydim. İstanbul’dan gecenin geç saatlerinde başladığım otobüs yolculuğu ertesi sabahın erken saatlerinde sonlandı. Şehrin adını özellikle zikretmek istemiyorum. Pek saçına sakalına özen gösteren birisi olmadığım için yine sakal tıraşı olmadan yola çıkmıştım. Sonra birden aklıma “düğün” sebebiyle orada olduğum dolayısıyla da tıraş olmam gerektiği geldi. Şöyle bir çarşı turu attıktan sonra mağazaların, dükkânların büyük çoğunluğunun kepenk kaldırmadığını gördüm. Tamam hafta sonu olabilir, pekâla sabah 9 olabilir ama benim esnaflık anlayışım dükkânı erken açmak olduğundan durumu garipsedim. 15 20 dakikalık bir yürüyüşten sonra nihayet açık bir berber dükkânı bulup daldım içeri. 3 koltuklu klasik bir berber dükkânıydı burası. Koltuklardan birisi doluydu. Hemen ortadaki boş koltuğa kuruldum. Klasik soruya :

- Sakal 

diyerek cevap verdim.

- Şu saçları da geriye tararsan tam olacak.

Sabah rahatsız olduğum konuyu sordum berbere:

- Buraların yabancısıyım. Hep böyle geç mi açar esnaf dükkânını buralarda? Sabahtan beri açık berber dükkânı arıyorum.
- Tok esnaf

Öyle ya tok esnaf paraya ihtiyacı yok. Ülkenin hatta dünyanın içinde bulunduğu durumu düşünürsek bazılarına kriz teğet geçiyor hakikaten. Berber sakalımı sabunlarken yan koltuğa bir müşteri oturuyor. Konuşmalardan müşterinin düğün hazırlığı yapan damat adayı olduğunu anlıyorum. Dükkânın yerli müşterisi olduğu da çıkıyor kelimelerden. Bu arada berber ikilisi koyu bir muhabbette dalıyor aralarında:

Berber1 : Abi tatile gidecem ben.
Berber2 : Git git iyi olur. Nereye gidecen?
Berber1 : Marmaris yada Turgutreis. Neresi daha güzel sence ?
Berber2 : Hadi len ordan sen daha şuraya pikniğe gidemezsin ne 
          Marmaris'i  :) ?
Berber1 : Abi ciddiyim neresi güzel sen gitmiştin oralara.
Berber2 : Marmaris güzel. Hem halk plajı var beleş. 
Berber1 : Abi para mühim değil. Hem öyle ben halk malk uğraşamam
          kalabalık olur.
Berber2 : Ulan cebinde harçlık yok bir de halk malk uğraşamam diyosun.
          Gir özel plaja bayıl giriş parası, bayıl şemsiye parası, 
          bayıl şezlong parası göreyim ben seni.
          Hem Turgutreis'de cami yok.
Berber1 : Küçük mescit de mi yok abi.
Berber2 : Yok
Berber1 : Abi girerim otele kılarım namazı ne olacak.
Berber2 : He bi de plajdan otele namaz kılmaya gideceksin.

Parasını halktan kazanan esnafımız bile halk olmaktan bıkmış baksanıza halk plajına gitmeye imtina ediyor. Sakal tıraşım bitip saçım tarandıktan sonra borcumu sorup “K” lirayı berbere ödedim. Günün kalan kısmında damat adayı arkadaşımla buluştuk. Sabah çorba faslından sonra arkadaşı damat tıraşı olmak üzere kuaföre götürdük. Berber değil ha kuaför, yanlış anlaşılmasın. Berberle kuaför arasındaki farkı söylememe gerek yok zaten çalışanlar arasındaki yumuşaklık katsayısı kendini zonk diye belli ediyor. Kuaför salonu her ne kadar daha çekiciymiş gibi görünse de size garanti edebilirim ki berber dükkânı kuaför salonundan daha bakımlıydı. Her neyse arkadaşın damat traşını bitirdikten sonra borcumuzu sorduk tekrar. “10K” borcu duyunca biraz yadsımadık değil. Tamamdır damat tıraşıdır, fondotenidir, hedesidir, hödösüdür lakin insaftır. Altı üstü bir tıraştır. Ne kadar pazarlık ettiysek de “10K” lira borcumuzu ödedik. Velhasılı kelam berber dükkânında yan koltukta tıraş olan damat adayımız “K” liraya tıraş olurken, kuaför salonunda tıraş olan damat adayı arkadaşım “10K” liraya tıraş oldu. Yani berber abim sen ne kadar benim halk plajında yerim yok desen de halksın hem de dibine kadar. İyi ki öylesin orası ayrı mesele. Kuaför salonundaki arkadaşa da bir tavsiye biraz daha halk olsun. Hem kim bilir halk olmak yarar belki. [ad#Yazi Ici Buyuk]

Comments

Fatih Ergüven: Arada böyle yazılar da gerekli. Devamını bekliyoruz. (:

salih: Bu tarz yazıları kesinlikle bekliyoruz evet

engin saraç: güzel yazı arkadaşım teşekkür ederim çok güzel anlatmışsın bende kadıköy suadiyede kuaför salonum var ama halk için (berberde diyebiliriz)istanbula geldinmi beklerim çayımı içmeye :grin: 216 302 40 92

mustafa: Selamlar, iyi bir sakal tıraşı için ihtiyacın olan bilgiyi www.tirasim.com adresinde bulabilirsin:) Reklamları geçersek, maalesef ufak yerlerde hafta içi sabah 9:00’da açık eczane bulamadığımı bilirim. Ayrıca başına gelin ya da damat eklendiğinde fiyatlar maalesef dediğin gibi oluyor. Özellikle gelin saçı söz konusuysa olay çığrından çıkıyor. Düğününe gelin başı değil saçını yaptırıp giden gelin de var, bırak nasılsa damat ödüyor deyip aklınca ne kadar çok ödetirse o kadar kendini değerli (!) hisseden gelin de var.