Jan 1, 0001  

title: Asansör link: http://orhanbalci.net/tr/?p=575 author: Orhan Balci description: post_id: 575 created: 2010/01/24 23:18:53 created_gmt: 2010/01/24 20:18:53 comment_status: open post_name: asansor status: publish post_type: post

Asansör

[caption id=“attachment_579” align=“aligncenter” width=“470” caption=“Asansör”]Asansör[/caption]Apartmana girerken adet edindiği üzere telofonun diğer ucundakine “Canım apartmana giriyorum yukarı çıkınca seni ararım” diyerek telefonu kapattı. Apartmanın iç kısımlarında cep telefonu kapsama alanı dışında kaldığından telefonu kapatırken bu uyarıyı yapmayı alışkanlık edinmişti. Asansörün çağrı düğmesine basıp kat göstergesindeki dijital kırmızı rakamların birer birer azalarak “0” olmasını bekledi. Aklında bir şeyler atıştırıp karnını doyurduktan sonra yarım kalan romanını okumak vardı. Asansörün kapısını açmasıyla içeriye girmesi bir oldu. İstemsiz şekilde hareket eden parmağı, çıkacağı kat olan “3” numaralı düğmenin üzerine hafifçe dokundu. Asansör kabinini binadan ayıran raylı panel kapı hafifçe kapandı ve asansör hareket etti. Kabin içindeki demire yaslanır yaslanmaz asansör aniden durdu. Ortalık zifiri karanlığa büründü. Olanlara bir anlam veremiyordu. İlk anda ne olduğunu kavrayamadı. Asansörde kalmış olamazdı, çünkü böyle şeyler hep başkalarının başına gelirdi, onun değil. Yaklaşık 30 saniye sonra durumunu kanıksadı. Asansöre bineli kaç saniye olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Kaçıncı kattaydı acaba? Asansör kat arasında mı yoksa katta mı kalmıştı? Elektrikler kesilmiş olmalıydı. Aniden bu soruların cevabını bilmesinin kendisine herhangi bir yarar sağlayamayacağının farkına vardı. Birilerini durumundan haberdar etmeliydi. Alfa cep telefonu hizmet sağlayıcısına ait hattının takılı olduğu telefonuna sarıldı düşüncesizce. Evde bekleyen arkadaşına ulaşabilirdi. Fakat cep telefonunun apartmanın bu bölümünde kapsama alnı dışında kaldığı gerçeğiyle tekrar yüzleşmek zorunda kaldı. Şu cep telefonları en lazım olduğu zamanda çekmezdi hep. Zaten alfanında bu konuda pek iyi bir ünü yoktu. Aslında beta hizmet sağlayıcısının sim kartı da vardı onda. Acaba onların kapsama alanı içinde miydi? Pek zannetmiyordu. Zaten diğer telefonunun bataryası da bitmişti. Bir sorununun daha olduğu aklına geldi. Kullandığı telefonun da diğeri gibi pili tükenmek üzereydi. Ya kimseye haber veremezsem diye düşündü. Birden aklına kabinde bulunan acil durum düğmesini kullanmak geldi. Çalışıp çalışmadığını bilmiyordu. Denemekten başka çare yok diye geçirdi aklından. Karanlıkta parmaklarını düğmelerin üzerinde gezdirdi. Telefona benzer bir işaret vardı düğmelerin birinin üzerinde. Düğmeye bastı. Dışarıda ne olduğu konusunda bir bilgisi yoktu. Hatta düğmenin çalışıp çalışmadığından da emin değildi. Birden kabindeki hoparlörden ses duyuldu. Ses kapıcıya aitti. Telefon çalışmış olmalı diye düşündü. Asansörde kaldım diyerek durumunu bildirdi. Kapıcı hangi katta olabileceğini sordu. Galiba 2 ile 3 arasındaydı. Birazdan kabinin alt kısmında bir ışık hüzmesinin içeriye girdiğini gördü. Kapıcının sesi şimdi duyulabiliyordu. Kattaki asansör kapısının acil durum anahtarıyla açılmasıyla birlikte karanlığa alışan gözleri kamaştı. Bu müşkül durumdan kurtulduğu için rahatladı. Yüksekçe bir konumda kalmıştı fakat atlayabilirdi. Ayakları 2. kata değdiğinde mutlu olmuştu. Kapıcı asansörün bakımının yeni yapıldığını, arızanın muhtemelen elektrik şalterinin atmasından kaynaklandığını söyledi. Evine gidip rahatça uyudu. Ertesi gün iş yerinde sabah çayını yudumlarken her sabah yaptığı gibi İnternet’ten gazeteleri tarıyordu. Haberi görünce içi ürperdi. Kat arasında kalan asansörden inmek isterken yeniden çalışan asansörde sıkışan şahıs feci şekilde can verdi. Ya ben olsaydım diye düşünüp klavyesinin tuşlarına basmaya devam etti.