Jan 1, 0001  

title: Biletofobi link: http://orhanbalci.net/tr/?p=24 author: Orhan Balci description: post_id: 24 created: 2008/04/15 19:38:40 created_gmt: 2008/04/15 17:38:40 comment_status: open post_name: biletofobi status: publish post_type: post

Biletofobi

Önceleri “bilet korkusu” diyesim geldi bu hissiyatıma fakat üzerinde biraz düşününce iç dünyama yerleşenin bir korku değil sadece bir endişe olduğuna kanaat getirdim. Aslında herhangi bir endişenin korkuya iltica etmesinin bir eşik değeri olduğu görüşündeyim. Bu eşik değeri ise hissedenin kendi lebileceğine inanırım. Burada amacım endi?e mi korku mu sorusuna yanıt bulmaktan ziyade bu kaygının sebebine dikkat ekmek ve kendime yandaş aramak. Acaba benden başka bu duyguyu hisseden, yeryüzünde yüreğinin bir köşesinde bunu taşıyan bir insanoğlu var mı? Peki nedir bu “bilet endişesi/korkusu/kaygısı”? Böyle bir olgunun varlığına kendimi Yalova/Yenikapı 19:30 deniz otobüsü biletime üst üste beşinci kez bakarken yakaladığım anda karar verdim. Evet yanlış okumadınız üst üste tam beş kez. Tekrar, tekrar biletin tarihini, saatini, kalkış yerini, varış yerini, deniz otobüsünde oturacağım koltuğu okuduğumu farkedince bu olayın bende bir saplantı haline geldiği teşhisini koydum kendime. Bunun üstüne “ya gişelerde problem olursa” düşüncesi de peydah olunca düpe düz paranoyaya dönüştü her şey. Şimdilerde şöyle bir mazinin yamaçlarında gezintiye çıktığımda aynı düşüncelerin otobüs yolculuklarında da beni markaj altına aldığını gülümseyerek anımsıyorum. Otobüs yolculuklarında verilen otuz dakikalık molalar da çoğu zaman “ya otobüs beni bırakır da giderse” endişesine sahne oluyor. Gülüyorum zira ne kadar komik bir endişe olduğunun tamamen bilincindeyim ama çoğu zaman bilincimizle değil hissiyatımızla hareket ettiğimiz için kendime de hak veriyorum. Öyle ya işin ucuna yanlış otobüse binip niyet Konya iken kendini Hanya’da bulmak ihtimali var ne de olsa! Bence psikopatlar pardon psikologlar için yeni bir tez konusu olabilir bu korku. Nitekim güzelim, şirin eklembacaklı örümceklerin bile korkusu oluyor da, o soğuk yazılı biletlerin niye korkusu olmuyor. Biletlerin neyi eksik. Hatta isim bile düşündüm ben bu korkuya “biletofobi” ya da latince adıyla “ticketophobia”. Evet psikoloji camiasına hediyem olsun. Telif hakkı falan da istemiyorum. Değil mi bizim de bilim dünyasına bir katkımız olsun. Hiç öyle gülümsemeyin tezime destek olacak malzemelerim var. Geçenlerde izlediğim orjinal adı “turistas” olan filmde bir turist kafilesinin aracının uçurumdan yuvarlanmasından, organlarının çalınmasına kadar uzanan serüven anlatılmakta. “Ne alaka caným” dediğinizi duyar gibiyim. Hiç alaka olmaz olur mu? Bir düşünsenize otobüs mola veriyor ve sizi mola yerinde unutuyor. Bunu fırsat bilen iç organ mafyası sizi kendine hedef seçiyor. Hatta ve hatta otobüs şöförü ve muavini de bu mafyaya yardım ve yataklık için sizi unutmuş numarası yapıyorlar. Aslında onlar da mafyanın elemanı. Tırstınız değil mi? Bakın bakın tüylerim diken diken oldu.