Jan 1, 0001  

title: Duvarlara Sinen Yıllar link: http://orhanbalci.net/tr/?p=31 author: Orhan Balci description: post_id: 31 created: 2009/04/01 21:50:17 created_gmt: 2009/04/01 19:50:17 comment_status: open post_name: duvarlara-sinen-yillar status: publish post_type: post

Duvarlara Sinen Yıllar

Kim bilir kaç mezuniyet gördü şu duvarlar, binanın yanan ışıkları kim bilir kimlere şahitlik etti. Yine ayrılık vakti geldi bazıları için ama o hep yerli yerinde. Duvarlarına sinmiş sevinç nidalarının haddi hesabı yok. O güzel ve ulvi duyguları defalarca yaşadı, ömrü yettiğince de yaşayacak. Oysa öğrenciler öyle değil, onlar o anı sadece bir defa yaşayabiliyorlar. Öyle ya insan bir defa mezun olur aynı okuldan. Ama arkalarında tüm sırlarına vakıf bir dost bırakırlar, kimisi bunun farkında kimisinin umurunda bile değil. Her ne kadar mahpushane koğuşlarını andırsa da yatılı okul yatakhane odaları, sağlam arkadaşlıkların temellerinin atıldığı nadir yerlerden birisidir. Küçük yaşta paylaşılan büyük hissiyatların mekanlarıdır onlar. Tren katarları gibi arka arkaya dizilen 101,102,103 numaralı odalarda yapılır gece sohbetleri. Buralarda yaşanır ilk aşk acısı, buralarda düşer sıla hasreti buruk yüreklere, buralarda hissedersiniz boğazınıza düğümlenen ve gitmek bilmeyen üzüntü ilmeklerini. Kendine has bir kültürü de içinde barındırır yatılı okul yatakhaneleri. Her şeyden önce bir düzen, nizam, intizam hakimdir her köşeye. Bu düzenin anahtarları yat ve kalk saatleridir. Yat saatinden sonra yapılan sohbetlere doyum olmazken kalk saatinden önceki dakikalar da en stresli vakitlerdir. Eğer şanslıysanız kalk saatinden bir saat önce uyanır, uyanır uyanmaz da daha kalkmanıza bir saat olduğunun farkına varır ve o an dünyanın en mutlu insanı oluverirsiniz. Uykulu gözlerle etüt salonunun yolunu tutarken ayaklar adeta tersine gider. Sabah etütlerinde akşamın gürültüsü, şamatası yerini derin bir sessizliğe bırakır. Kahvaltı saati yaklaşırken salonlar hareketlenmeye başlar. Yatılı öğrencinin en büyük eğlencesi ister öğle yemeği olsun ister kahvaltı, sıra kapma yarışıdır. Etüt sınıfından start alan yarış yemekhane kapısında biter. Uçarak üçer beşer atlanan merdivenler kimi zaman üzücü olaylara da sahne olur. Tabi muhabbet ehli olan yatılı öğrenci yemekhane sırasındaki zaman boşluğunu da gayet iyi değerlendirir. Kazan çayı eşliğinde yapılan kahvaltı her zaman istekleri karşılamada yeterli olmaz. Alır eline çatal kaşığı başlar protestoya bilse de sonuç alamayacağını. Yatılı öğrenciler arasında bir grup vardır ki onlar arasındaki bağ diğerlerine nazaran daha sıkıdır : Hafta sonu eve gidemeyenler grubu. Bu grup için hafta sonu çok çeşitli aktivite ve oyunlarla dolu zevkli bir zaman dilimidir. Her ne kadar eve gidememenin burukluğu olsa da zamanla aşılır bu duygu. Hafta sonu oyunları arasında en güzeli Japon kaledir. Her yatakhane kapısı birer birer kapılır, çoraptan yada kağıttan top yapılır, golü kapısında gören yerini sırada bekleyene bırakır. Yatakhane koridorunda ikiye iki maç yapmakta ayrı zevktir. Eğer küçük plastik bir top bulunabilirse koridorda tek vuruş da oynanabilir. Hele sayı biraz fazlaysa okulun kapalı spor salonundaki hentbol sahasını futbol amaçlı kullanmak da hınzır öğrencilerin favorileri arasındadır. Bu öğrenciler futboldan başka oyun oynamıyor mu arkadaşım diyenleriniz olabilir. Oynar elbet. Uzun eşek oynar, satranç oynar,havuza yüzmeye gider… Hele bir de mevsimlerden ilkbahar ise yapılan gezilerin, pikniklerin haddi hesabı olmaz. Hafta sonu macerası pazar akşamüstü eve gidenlerin dönmesiyle sona erer. Ranzalar, yatakhane odaları, etüt salonları, kapalı spor salonu ve arkadaşlar… Duvarlara sinen kahkahalar, nidalar, hıçkırıklar… Maziden bir gün çalmak istersen eğer duvarlarına bak yatakhanelerin. Değişse de boyası,sıvası bil ki hatıralar orada saklı.

Comments

Soner AVŞAR: Mrb orhan baba.. 7 yıllık hayatımın parçası yatılı okul yıllarım. Okudukça gözümde canlandı ve derin bir özlem uyandı içimde. Tatlı bir nostaljik yolculuk yaptım sayende.:) Keyif alarak okudum çok güzeldi ellerine sağlık.